Cumhuriyet Halk Partisi Afyonkarahisar Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı Katip Üyesi Av. Burcu Köksal, yıllardır 5 milyon Suriyeli mülteciye bakıp, toplamda 9 milyon mülteciye ev sahipliği yapan AKP iktidarının, birkaç aylık salgın döneminde işsiz, yoksul vatandaşlara, ücretsiz izne çıkan işçilere, ikinci gelirini kaybetmek zorunda kalmış emeklilere el uzatması gerektiğini söyledi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Afyonkarahisar Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlık Divanı Katip Üyesi Av. Burcu Köksal, koronavirüs salgını nedeniyle evinde sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı canlı yayınla AKP iktidarının salgınla mücadele politikalarını sert bil dille eleştirdi. Milletvekili Av. Burcu Köksal’ın canlı yayını binlerce kişi tarafından izlenirken yüzlerce yorum aldı.
İNSANLAR GEÇİNME DERDİNDE..!
Zaman zaman sosyal medya ve telefonla mesajlarını duyurmaya gayret ettiğini belirten Miletvekili Köksal, “Bu süreçte büyüklerimizi arıyorum, bir ihtiyaçları olup olmadığını sormaya çalışıyorum. Buradan ulaşamadığım bütün büyüklerime, sevgi ve selamlarımı gönderiyorum. Her zaman için bir ihtiyaçları olduğunda elimizden geldiğince, gücümüz yettiğince bu zor zamanda bu süreçte yanlarında olmaya devam edeceğiz. Evet Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, evlerde kalın çağrısına devam ediyor. Biz de şunu söylüyoruz, tıpkı partimiz Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi, evlerde kalmak değil, evde tutmak önemli. Çünkü insanlar aş istiyorlar, insanlar kiralarını faturalarını ödeme derdindeler, evlerini geçindirme derdinler. Evde kalma süreçlerinde ne yiyip içeceklerini, evin geçimlerini nasıl sağlayacaklarını düşünüyorlar. Herkesin düzenli bir geliri yok, ya da çalışmadan yaşayabileceği uzun bir süre yok, kenarda köşede birikmiş parası yok, birçok yurttaşımız ücretsiz izne çıkarılmış durumda, bazı yurttaşlarımız işten çıkarılıyor ve yine daha önce belirttiğim gibi işten çıkarmaların önümüzdeki süreçte de devam edeceğini düşünüyorum. Çünkü virüs salgını ülkemizi inanılmaz derecede etkiliyor. İş yerleri tek tek kapanıyor. Zaten olası bir ekonomik krizden dolayı, olası bir saldırı da zar zor ayakta durabilecek birçok işletme de maalesef şuan ayakta duramaz hale gelmiş durumda.” dedi.
GIDA VE TEMİZLİK MADDELERİNE DAHA ÇOK KDV ÖDENMEMELİ
Salgın sürecini işçilerin, memurların, esnafların, emeklilerin ve çiftçilerin yoğun bir şekilde hissettiklerini tekrarlayan Köksal, “Yoksul ailelerimiz zor durumdadır. Biz şunu söylüyoruz, en başından beri CHP’nin seçim vaadinde yer alan yoksul ailelere aile sigortasının bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor. Yine Et ve Süt Kurumunun depolarında bulunan etler var. Bu etlerinde sosyal devlet olmanın gereği olarak yoksul ailelere bir an önce dağıtılması gerekiyor. İnsanlar en azından şu virüs salgını döneminde, yoksul aileler, sağlıklı bir şekilde düzenli ve dengeli beslenebilsinler. Et ve süt ürünlerinde, KDV’nin sıfırlanması gerekiyor. Bu zor zamanlarda temizlik maddelerine, gıda maddelerine daha çok KDV ödememeliler. Özellikle bu süreçte hijyeni sağlama açısından temizlik maddelerinin ve düzenli ve dengeli beslenmenin sağlanması açısından da dolayısıyla bu süreçte, et ve et ürünlerinde, süt ve süt ürünlerinde ve temizlik maddelerinde KDV’nin sıfırlanmasını istiyoruz. Evde kalanların geçimlerini sağlayacak ekonomik önlemler alınmalı bir an önce. Evet evlerde kalmalıyız ama kıt kanaat geçinen insanlar devlet yardımı olmadan nasıl geçinecekler. Buna el atılması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
İKTİDAR KENDİ İNSANINA EL UZATSIN
Devletin babalığını aslında bugünlerde göstermesi gerektiğinin altın çizen Köksal, “AKP’nin bu günlerde gereğini yapması gerekiyor. Çünkü ülkemizde 9 milyon mülteci var. Bunun 5 milyonunu Suriyeliler teşkil ediyor. İlimizde de çok sayıda mülteci ile karşılaşıyoruz. Yıllardır burada yaşıyorlar ve çok da maddi sıkıntı çekmeden rahat bir şekilde yaşıyorlar. Biz diyoruz ki yıllardır 5 milyon Suriyeli mülteciye bakan, toplamda 9 milyon mülteciye ev sahipliği yapan AKP, birkaç aylık bir salgın döneminde işsiz vatandaşlarına, yoksul vatandaşlarına, ücretsiz izne çıkan işçilerine, ikinci gelirini kaybetmek zorunda kalmış emeklilerimize, el uzatsın. Onlara destek sağlasın, onlara maddi yardımda bulunsun. İş yerleri kapandığı için mağdur olan esnaflarımız var. Bunların elinden tutsun. İşinden olduğu için açlığa mahkum olmuş vatandaşlarımız var bunlara lütfen destek sağlasın. Bunlar devletten yardım bekliyorlar, bir an önce bu yardımların bu vatandaşlarımıza yapılması şart. Belçika mesela esnafına bir kerelik 4 bin Euro veriyor. Kanada yine koronavirüs salgını boyunca 4 aylık sürede ihtiyaç sahiplerine virüsten etkilenenlere 2 bin dolar veriyor. Almanya esnafına 3 aylık 9 bin Euro veriyor. Peki, biz ne yapıyoruz? Cumhurbaşkanı çıkıyor, bize bol bol dua etmemizi, evlerde kendi karantinamızı oluşturmamızı, kendi ohalimizi ilan etmemizi tembihte bulunuyor. Biz diyoruz ki dua ediyoruz, edeceğiz. Çok şükür hepimiz inançlı insanlarız, o ayrı bir şey ama lütfen siz de devleti yöneten sıfatıyla gereğini yapın, vatandaşlara el uzatın, devlet babalığını burada göstersin. Gerçekten açlığa mahkûm olmuş, işinden aşından edilmiş, yoksul vatandaşlarımıza işsiz vatandaşlarımıza, kepenklerini kapatmak zorunda kalmış esnaflarımıza lütfen el uzatın.” diye konuştu.
GEÇİCİ İŞÇİLERİN ÖĞRETMENLERİR, SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SESİ DUYULMALI
Geçici işçilerle de görüştüğünü anlatan Köksal şu ifadeleri kullandı:
“Geçici işçilerimizde var. Çeşitli zamanlarda görüşüyoruz. Onlar belirli sürelerde çalışıp, belli sürelerde işinden olan insanlar. Geçici işçilerimiz de bu virüs salgını döneminde etkilenecekler. Lütfen onlarında sesini duyun. Onların çalışmadığı dönemlerde de lütfen ücretlerini ödeyin. Ücretli öğretmenlerin yine tatil döneminde ücretlerini alamayacaklarını belirttiler. Onlara lütfen ücretleri verilsin. Yine başka bir facia daha var. Aile hekimleri koronavirüsten dolayı karantinaya alınırlarsa ya da bu koronavirüse yakalanırlarsa görevlerini yapamadıkları dönemde maaş almayacaklar. Maaşları kesintiye uğrayacaklar. Allah aşkına ya siz hem diyorsunuz sağlık çalışanlarının hakkını ödeyemeyiz, hem de o sağlık çalışanları, sağlığından olduğunda desteğini mesleğini ifa ederken kaptığı hastalıkta onların parasını vermiyorsunuz. Ne yapacak bu insanlar? Nasıl geçinecekler. Böyle bir şey olamaz ya. Kendi söylediklerinizle zıtlaşıyorsunuz adeta. Yine hastane yemekhane çalışanları bize ulaştı, onlarda sürekli işçi kadrosuna dâhil edilmek istiyorlar. Sağlık Bakanı 32 bin sağlık personeli alınacağını duyurdu. Alınacak 32 bin sağlık personelinin de liyakat esasına göre alınması gerekiyor. Bu süreçte sağlık personellerine gerçekten çok ihtiyacımız var. Onların hakkını ödeyemeyiz. Onlar canla, başla mücadele ediyorlar. Ama alınacak olan sağlık personelinin de AKP il başkanlıklarından, ya da AKP vekillerinin referansı ile değil, gerçekten liyakatla, bu işe ihtiyacı olanların arasından ve bu işi yapabilecek olanların arasından, işte puan sistemine göre veya tecrübeye göre, buna göre alınmasını istiyoruz. Liyakat şart diyoruz.”
İNSANLAR CANLARIYLA UĞRAŞIRKEN KANAL İSTANBUL PROJESİNE PARA AYRILDI
Kanal İstanbul Projesine karşı çıktıklarını ifade eden Köksal sözlerini şöyle sürdürdü :
“Bakın biz CHP olarak biz buna karşı çıkıyoruz. ‘Suya bu kadar ihtiyacımız olduğu bir dönemde su havzalarını böyle bir proje için harcamayın’ diyoruz. Yine paraya bu kadar ihtiyacımız olduğu bir dönemde, vatandaşlarımızın neredeyse açılığa, işsizliğe mahkûm olduğu, evlerinde kalmak zorunda olduğu bir dönemde, geçimlerini nasıl sağlayacaklarını insanlar kara kara düşünürken Kanal İstanbul Projesine sadece 2020 yılında 8 milyar lira ayrılmış. Bakın bu 8 milyar lira ile ne yapılabilir? Sekiz milyon yoksul aileye biner liralık yardım dağıtılabilir. 6 buçuk milyon işsizimize yardımda bulunulabilir, işsizlik yardımında. Bir buçuk milyon hemşire istihdamı sağlanabilir. Sağlık çalışanı istihdamı. 26 milyon aileye hijyen ve kumanya paketi verilebilir. 15 milyon ailenin bir aylık elektrik, su ve doğalgaz faturası ödenebilir. 200 tane yüz yataklı hastane yapılabilir. Yani bir çok yerde halkın ihtiyacı için kullanılabilir bir para bu. Ama bu parayı götürüp Kanal İstanbul Projesine, insanlar canları ile uğraşırken sağlıkları ile uğraşırken bu parayı ayırdılar. Vatandaşa da evde kal diyorlar. İyi de vatandaş iş ve aş güvencesi olmadan ayın sonunu nasıl getireceğim diye evde nasıl kalacak? Bunu hiçbir şekilde düşünmüyorlar ve bizim çağrılarımıza da kulak vermiyorlar.”
ŞEKER FABRİKALARININ ÖNEMİ BİR KEZ DAHA ORTADA
Dezenfektan ve kolonya ile insanların bir şekilde kendisini virüsten korumaya çalıştığını dile getiren Köksal şu ifadeleri kullandı:
“Dezenfektan ve kolonya ile bunlarla bir şekilde kendimizi korumaya çalışıyoruz. Bu virüse karşı her ne kadar evde olsak da sonuçta zaman zaman dışarıyla da temasta bulunmak zorunda kalabiliyoruz. Bu işin ana maddesi etil alkol olan kolonya ve dezenfektanla önemli bir işlev sağlıyor. Biz hatırlanırsa 2018 yılında Şeker Fabrikaları satılmasın diye çok mücadele etmiştik. Şeker Fabrikaları sadece şeker üretimi ya da sadece küspe üretimi için önemli bir yer teşkil etmiyordu. Çok geniş bir alan için gerekliydi bu Şeker Fabrikaları. İşte bugün bu Şeker Fabrikaları satışının, özelleştirilmesinin ne kadar yanlış olduğunu bir kere daha anlamış olduk. Çünkü şeker pancarından elde edilen, melastandan bugün etil alkol elde ediliyor. Ve biz sattığımız özelleştirdiğimiz Şeker Fabrikalarında artık bu etil alkolü üretemiyoruz. Dolayısıyla Şeker Fabrikalarının ne kadar hayati bir önem taşıdığını o günkü sloganımızla şeker vatandır satılmaz dediğimizin ne kadar doğru olduğunu anlamış durumdayız ülkece.”
ÖZELLEŞEN ŞEKER FABRİKALARINDA ÇİFTÇİYE ÖDEME YOK
Etil alkolün kolonya da, ilaç sanayinde, PVC’de, silah yapımında birçok alanda kullanıldığına değinen Köksal, “Hayati öneme sahip bir madde bu sadece şeker pancarından üretilen melastan elde ediliyor. İşte burada da Şeker Fabrikalarının önemi bir kez daha anlaşılmış oluyor. Çünkü uluslar arası pazardan etil alkolün temini Çok mümkün olmuyor ve temin etseniz de çok pahalıya geliyor. Oysaki biz bunu kendi ülkemizde çok daha düşük bir maliyetle üretebiliyorduk. İşte AKP’nin yanlışlarından biridir. Yine bugün bir takım pancar üreticileri çeşitli bölgelerden bana ulaştılar. Emirdağ, Sandıklı’dan ve Şuhut’tan bana ulaşarak şunu söylediler; Devlette kalan yani özelleştirilmeyen Şeker Fabrikalarında yani Türk Şeker’e ait fabrikalarda şeker pancarı üreticilerine avans ödeniyormuş. Ancak özelleştirilen fabrikalarda avans ödemesi yok. Çiftçi zaten çok zorda, üretim yapamaz hale gelmiştir. Zaten süre gelen virüs salgınından olumsuz olarak etkilenmiş, birde özelleştirilen Şeker Fabrikalarında avanslarının ödenmemesi yüzünden bir darbe daha alacaklar. Özelleştirme yapılırken bunun üzerinde özellikle durmuştuk. Yanlış demiştik, bu çiftçiyi üretimden kopartır demiştik. Yapmayın dedik, işte yine haklı olduğumuz noktalardan birisi daha hayata geçti. Çünkü Şeker Fabrikası satılıp özelleştikten sonra ne yazık ki pancar üreticilerinin özellikle kendi bölgem için konuşuyorum, Afyon’da ki pancar üreticisinin yüzü gülmedi. Orada nakliye kuyruğunda bekleyenler, pancarlarını satamayanlar, yol kenarına tarlalarına dökenler, bugün avanslarını alamayanlar, çok yüksek fire vererek maliyetlerini kurtaramaz hale gelen pancar üreticileri, kota cezalarına maruz kalanlar ne yazık ki üretimden kopma noktasına geldiler. Bunun yanlışlığı bir kere daha anlaşılmış oldu. Şeker Fabrikaları çok önemliydi, pancar üreticisi için önemliydi, şeker üretimi için önemliydi, ülkeyi NBŞ’ye teslim etmemek için sağlık açısından önemliydi. Küspe için önemliydi, hayvanlarımıza yem sağlıyordu. Bugün dezenfektanın, kolonyanın hammaddesi olan etil alkol üretimini orada çok düşük bir maliyetle çıkarıyorduk. Yarın belki o kolonyaya dezenfektana bile hasret kalacağız. Çünkü dediğim gibi etil alkol uluslar arası pazardan temini çok zor olan bir maddedir. Yurt dışından bize çok pahalıya geliyor. Oysa biz bunu Şeker Fabrikalarımızdan kendimiz elde edebiliyorduk.” dedi.
YARDIM VE BAĞIŞ TERCİHİ GÖNÜL KÖPRÜSÜ VE YARIM ELMA DERNEKLERİ
“Bir yardım kampanyası başlatıldı. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan çıkıp bir IBAN numarası paylaştı. Bizlerden de bu yardım kampanyasına destek vermemizi istedi.” diyen Köksal sözlerine şöyle devam etti: “Şimdi ben şunu söylemek istiyorum; Bugüne kadar TÜGVA’ya, Ensar Vakfına vermiş olduğunuz paraları geri alıp onları vatandaşa aktarın. Ayrıca 15 Temmuz Şehitleri ve Gazileri için toplamış olduğunuz 310 milyon TL’nin akıbetini çıkıp bir açıklayın. Önce 310 milyon TL’nin bir hesabını verin. Size güvenmiyorum onun için ben size paramı bağışlamıyorum. Buradan tüm hemşehrilerime sesleniyorum; Özellikle Afyon çevresinden bizi izleyenlere. Bizim yerel yardım derneklerimiz var. Ben şahsen bağışımı Afyonkarahisar Gönül Köprüsü Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Derneğine ve Afyon Yarım Elma Derneğine bağışta bulunacağım. Afyon Yarım Elma Derneği ve Afyonkarahisar Gönül Köprüsü Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Derneğinin Afyonkarahisar’da ihtiyaç sahibi ailelere benim bağışımı ulaştıracağına inandığım için ben bağışımı bu yardım kuruluşlarına vereceğim. Ben Cumhurbaşkanının paylaşmış olduğu IBAN numarasına bir kuruş bağışlamayacağım. Çünkü onarla güvenmiyorum. Bugüne kadar 15 Temmuz şehit ve gazilerinin parasının hesabını veremeyenlerin benim paramı nereye götüreceklerini bilemediğim için ben onlara bağışta bulunmayacağım. Bu konuda gerekli uyarıyı bulunma gereğini kendimce hissettim. Ayrıca bugüne kadar para vermiş oldukları Ensar Vakfı ve TÜGVA gibi yerlerden verdikleri bu paraları geri alıp vatandaşa dağıtsınlar, ihtiyaç sahiplerine versinler diyorum. Yine çiftçilerimizle ilgili birkaç önerim var.”
ÇİFTÇİLERE ÖDEMELERİ YAPILMALI
Özellikle bu dönem çok sayıda çiftçinin kendilerini telefonla arayarak ‘Biz ne yapacağız?’ diye sorduklarını aktaran Köksal, “Esnaflarımız da arıyorlar. Esnaflarımız maalesef kredi borçlarının ertelendiğini ama bu ertelemenin yapılırken kendilerinden faiz istendiğini söylüyorlar. Ne anlamı kaldı bunun? Yani sen kredi borcunu erteliyorsun, kredi borcunu ertelerken faiz işletiyorsun. Bunun hiçbir anlamı kalmıyor. Kredi sicil affı meclise halen gelmedi. Bu hafta Meclis çalışıyor. Üstelik bir Meclis doktorunda korona virüs çıktığı halde, Meclis personellerinden karantinaya alınanlar olduğu halde bu hafta son derece düşük bir katılımla olsa Meclis çalışıyor. Ama madem Meclis açıksa Mecliste vatandaşın yararına düzenlemeler yasalar çıkmalıdır. Ama görüyoruz ki bu da yok. Kredi sicil affı halen daha tüm uyarılarımıza rağmen Meclise gelmedi. Aile Sigortası yoksul ailelerimiz için bir kaynak oluşturacak, sosyal destek sağlayacak, geçimlerini temin edebilecek bir kaynak yaratacak olan bir aile sigortası hala Meclise gelmedi. Ama yaptıkları tek bir şey var 14 milyarlık yandaşı kurtarma paketi. Biz şunu söylüyoruz; Çiftçilerimiz için 2019 yılından kalan tarım destekleri bir an önce ödenmeli ve 2020 yılı tarım destekleri de Haziran sonuna kadar ödenmeli diyoruz. 2020 yılı için çiftçi 49 milyar lira tarımsal destek hakkına sahip. Yani çiftçinin kanunen alacağı tarımsal destek Gayri Safi Milli Hâsılanın yüzde 1’den aşağı olamaz. Bu da 49 milyar liraya tekabül ediyor. Lüften çiftçinin hak ettiği desteklemeleri kuruşu kuruşuna ödeyin. Bu çiftçinin kanuni hakkıdır. Yine üreticilerin bankalara ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları da faizsiz ertelenmelidir. Esnafımızın kredi borçları faizsiz ertelenmelidir. Sicil affı esnafımız, çiftçimiz ve tüm vatandaşlarımız için çıkartılmalıdır. Hayvancılıkla uğraşanlar yem desteği sağlanmalı. Çiftçinin elektrik ve su borçları ertelenmeli, yine esnafımızdan ve çiftçimizden Bağ-Kur prim borcu olanların ödemeleri ertelenmeli. Genel Sağlık Sigortasına borcu olan vatandaşlarımızın bu süreçte ücretsiz olarak yararlanabilmeleri sağlanmalıdır. En azından korona virüs salgın etkisi geçinceye kadar esnaf ve çiftçinin de Bağ-Kur primlerinde devlet desteği sağlanmalı diyoruz.” ifadelerini kullandı.
GEREKEN MÜCADELE VERİLECEK
Belediyelerin koronavirüs salgını döneminde yardım kampanyası başlattıklarını belirten Köksal, “Yardım kampanyalarıyla özellikle ihtiyaç sahiplerine, yoksul yurttaşlarımıza ulaşarak onların geçimlerine bir nebze olsun katkı da bulunmaktı. Ama bunu da özellikle büyük şehirlerimizde engellemeye çalıştılar. Afyonkarahisar’da 4 CHP’li Belediyemiz var. İhsaniye, Dazkırı, Dereçine ve Yeşilçiftlik Belediyeleri. Onlarla zaman zaman görüşüyoruz. Gerçekten canla başla Belediye Başkanlarımız mücadele ediyorlar. Buralarda derman belediyeciliği, sosyal belediyeciliği, halka dokunan belediyeciliği en iyi şekilde halka anlatmaya çalışıyorlar. Onlarla gurur duyuyoruz ve bu korona virüs salgınında da gerçekten Belediye Başkanlarımız kendi sağlıklarını hiçe sayarak gece gündüz demeden vatandaşa el uzatıyorlar. Vatandaşın her türlü ihtiyacını karşılamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Onlarla gerçekten gurur duyuyoruz. Önümüzde ki süreçte de bütün Afyonkarahisar’ın derman belediyeciliği, sosyal belediyeciliği en iyi şekilde görmesini istiyoruz. Bunun için de gerekli mücadeleyi vereceğiz.” dedi.
HABERLERİMİZ YEREL BASINDA YER ALIYOR
Koronavirüs salgınının en kısa sürede def edilmesini dileyen Köksal, “Yeniden sahalarda insanlarımızla omuz omuza mücadele etmek istiyoruz. Maalesef basında CHP olarak yeterince yer bulamıyoruz. Biz de kendimizi sosyal medyadan anlatmaya çalışıyoruz. Yerel basında haberlerimiz yayınlanıyor. Tüm basın emekçilerine bir kez daha teşekkür ediyoruz ama maalesef tüm basın camiasında CHP olarak sesimiz yeterince duyurulmuyor. Bizde vatandaşlarımıza sosyal medya hesaplarımızdan ulaşmaya çalışıyoruz. Ben herkese sağlıklı günler diliyorum. Bir telefon kadar uzağınızdayım. Gece gündüz demeden her zaman her konuda arayabilirsiniz. Elimizden gelen, gücümüzün yettiği ne olursa özellikle bu koronavirüs salgınında birlikte mücadele edip bu salgını beraber def edeceğiz.” şeklinde konuştu.