Saadet Partisi Afyonkarahisar Merkez İlçe Başkanı Orhan Arslan Kadınlar günü münasebetiyle Basın açıklaması yaptı
ŞEHİTLERİMİZE RAHMET DİLİYORUM.
Bitlis’te askeri helikopterin düşmesi sonucu şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet, aile ve dostlarına sabırlar, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum. Böyle bir olayın bir daha yaşanmamasını niyaz ediyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak kabul edilmiş. Tarihçesine baktığımızda tekstil fabrikasında çalışan kadınların düşük ücret, uzun mesai saatleri ve sağlıksız çalışma koşulları nedeniyle yaptıkları grevde çıkan yangın sonucu hayatlarını kaybetmeleri olarak başlamıştır. Bugün 8 Mart tarihini güya bir güzellik olarak sunan kapitalizm, sebep olduğu olumsuzlukları düzeltmek yerine, sömürü ve istismara son gaz devam etmektedir. Kadını ucuz iş gücü olarak kullanmak için her türlü yola başvurmaktadır. İşte bugün yapılan kadına özgürlük, kadının kendi ayakları üzerinde durabilmesi gibi propagandalardan tutun da, Kadına Şiddeti Önleme Yasası, İstanbul Sözleşmesi, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği gibi projelerin tümünde asıl amaç kadını korumak değil, kadını ucuz işgücü olarak kullanabilmektir.
Kadının hak ettiği değer senede bir gün hediyeler takdim etmekle değil, yaşamının her anında hak ettiği sevgi ve saygıyı vermekle olabilir. Bizim değerlerimizde kadın bir sömürü aracı değil, aksine hizmet edilmeye layık olan ayaklarının altına cennet serilen, han’ım olan, sultan olan, emanet olan, hanımefendi olan yüksek bir değerdir.
OKULLARIN AÇILMASI
Bu hafta itibarı ile okullarda sınavlar başladı. Ekonomik durumu iyi olan öğrenciler bir şekilde bir şeyler öğrendi. Ama durumu iyi olmayan yüzbinlerce öğrenci hiçbir şey öğrenemedi. Şimdi bu çocuklar aynı sınava girecek. Şunu sormak istiyorum; ekonomik durumu iyi olmayan çocuğun sınavdan alacağı not kimin notu olacaktır? Öğrencinin notu mu? Yoksa ona öğretime ulaşma imkanını veremeyen Milli Eğitim Bakanı’nın notu mu? Ya da yabancı ülkelerin pek çoğunun okulları açmasına karşılık, dünyada okulları en uzun süre kapalı tutan iktidarın notu mu?
Uzaktan öğretim ile eğitimde eşitsizlik daha da artmıştır. Okulların açılması ne kadar çok aksarsa, öğrenme kaybı da o kadar büyük olmaktadır. Bu nedenle önümüzdeki süreçte acil olarak yapılması gerekenler;
1- Okulların güvenle açılabilmesi için gerekli koşulları en kısa sürede sağlanmasıdır.
2- Okulları güvenli bir şekilde açtıktan sonra okulların kapalı olduğu dönemin öğrenme kayıplarını tespit etmek, çocukların bu süreçte kaybettikleri sosyal ve duygusal sağlığı yeniden temin etmek, ek eğitim yaklaşımlarıyla eşitsizlikleri gidermek için gerekli tedbirleri alarak kaybı telafi etmektir.
3- Ortada tam bir yılını kaybetmiş milyonlarca çocuk göz önüne alındığında önümüzdeki süreçte eğitim öğretim alanında sadece öncekinden farklı değil, eğitimi bütünüyle ele alarak bir “acil eylem planı” hayata geçirilmelidir.
İNSAN HAKLARI EYLEM PLANI
İktidar İnsan Hakları Eylem Planı diye bir plandan söz ediyor. Diyelim ki; bunlar kanunlaştı ne değişecek? Zihniyet değişmeden sadece kanunları ,nizamları, tüzükleri değiştirmek bir mana ifade etmiyor. Esas mesele yaklaşımda, zihniyette, iş tutuşta değişiklik. Eğer bunlar sağlanmazsa sadece kağıt üzerinde birtakım ifadeleri dile getirerek hiçbir konuyu düzeltemezsiniz, adalet bunun başında gelir. Adalet; haksızlıklar karşısında mazlumun yanında olmaktır, iktidarın yanında, güçlünün yanında değil.
BASIN ÖZGÜRLĞÜ
Adalet; fikir ve düşünce hürriyetini korumaya matuf olmalıdır. Kendisi gibi düşünmeyenleri, kendisini eleştirenleri düşman görmek, hain ilan etmek adaletle bağdaşmaz. Bugün pek çok gazeteci sadece iktidarı eleştirdiği için pek çeşitli sıkıntılara maruz kalmaktadır. Bunun bir örneği de ne yazık ki; şehrimizde yaşanmıştır. Şehrimize yapılacağı söylenen Yeni Belediye Binası ile ilgili sokak röportajı yapan bir basın mensubu Belediye Başkanı’nın haksız tepkisine maruz kalmıştır. Şimdi Sayın Başkan’a sormak istiyorum; bir gazetecinin şehre yapılacak bir yatırımı şehir halkına sormasından daha doğal ne olabilir? Bir gazetecinin yapması gereken en önemli şey soru sormak, halkın kafasında oluşabilecek sorulara cevap aramak değil midir? Halkın belli konuda ne düşündüğünü öğrenmek için ücretler verilerek araştırma şirketleriyle anlaşıldığı bir zamanda, bu işi ücretsiz yapan bir çalışmada sizi rahatsız eden nedir? Gösterdiğiniz bu tepki Gönül Belediyeciliği ile bağdaşıyor mu? Buradan şunu da ifade etmek isterim ki; bizim Belediye Başkanı’nın şahsıyla ilgili hiçbir sıkıntımız yoktur. Kendisini yıpratmak ya da rencide etmek gibi bir düşüncemiz olmadı, olmaz. Biz sadece yapılan ve ya yapılacak icraatların hatalı ve ya eksik yönlerini dile getiriyoruz. Hepsi bu. Erbakan hocamızın söylediği ‘hayra motor, şerre fren’ olma gayretindeyiz.
KENTSEL DÖNÜŞÜM
Kentsel dönüşümle ilgili olarak ihalenin tekrar ertelendiği basına yansıdı. Sorunların giderilmesi için zamana ihtiyaç olabilir. Bu açıdan güzel bir haber. Yalnız bu zaman dilimi iyi değerlendirilmeli ve bir an önce sonuca varılmalıdır. Zira belirsizlik te insanı çok yıpratan bir durumdur. 15 Şubat tarihinde bir erteleme olmuştu. Bildiğimiz kadarıyla o günden bu güne kadar halkımıza yapılan bir açıklama olmadı. Bu sürede ne gibi ilerlemeler sağlandı. Bunların açıklanması ve halk ile daha sık bir araya gelinmesinde fayda olacağını düşünüyoruz. Çevre Ve Şehircilik Bakanı’nın şehrimize geleceğini basından öğrendik. Sayın Bakan’a Ak Parti Milletvekilleri ve Belediye Başkanı tarafından şu net olarak ifade edilmelidir; burada yaşayan insanlar servetlerine servet katmak istemiyor, ekstra para kazanmak istemiyor, yıkılacak evi kadar bir ev istiyor ki, bu da onların en doğal hakkı. Bölgede yaşayan hiçbir insanımızın mağdur edilmediği bir çözüme ulaşılmasını ümit ediyoruz dedi